top of page

 Sünger misiniz, Kalkan mı? Başkasının Ağrısını Sırtlanan Fiziksel Empatların Hayatta Kalma Rehberi

  • Yazarın fotoğrafı: Cemile Tufan Çelik
    Cemile Tufan Çelik
  • 19 Eyl
  • 3 dakikada okunur

Hiçbir yeriniz ağrımazken, arkadaşınız o meşhur migren atağını anlatmaya başladığında şakağınızda bir zonklama hissettiniz mi? Ya da grip olan bir yakınınızla telefonda konuştuktan sonra boğazınızda bir kaşıntı, vücudunuzda bir kırgınlık başladı mı? Eğer bu senaryolar size "Aman Allah'ım, bu ben!" dedirtiyorsa, yalnız değilsiniz. Kendi koltuğunuzdan kalkmadan başkasının maratonunu koşuyor olabilirsiniz. Hoş geldiniz, siz bir fiziksel empat olabilirsiniz!

 

Yıllarca kişisel gelişim ve wellness yolculuğumda sayısız insanla tanıştım. Hepsinin ortak bir yanı vardı: inanılmaz bir duyarlılık ve başkalarının duygularını anlama yeteneği. Ama bazılarında bu durum bir adım öteye gidiyordu. Onlar sadece duyguları değil, fiziksel semptomları da adeta bir Wi-Fi gibi çekiyorlardı.

 

"Ayşe'nin beli ağrıyordu, iki laf ettik, benim de belime bir sancı girdi, günlerdir geçmiyor."

"Annemle konuştum, midesi çok kötüymüş. Telefonu kapattım, benim midem bulanmaya başladı."

 

Bu cümleler size de tanıdık geliyorsa, endişelenmeyin. "Hayal görüyorsun" ya da "fazla hassassın" diyenleri bir kenara bırakalım ve bu süper gücümüzün (evet, bu bir süper güç!) nasıl çalıştığına ve onu nasıl yöneteceğimize bir bakalım.

 

Bilim Bu İşe Ne Diyor? Ayna Nöron Komplosu!

 

Bu durumu "hurafe" olarak görenlere bilimsel bir selam çakalım: Ayna Nöronlar! Beynimizde bulunan bu sihirli nöronlar, biz bir eylemi yaptığımızda da, başkasının o eylemi yaptığını gördüğümüzde de ateşlenir. Esneyen birini görünce esnemenizin sebebi işte bu nöronlardır.

 

Empatlarda ise bu sistemin adeta son ses açık olduğu düşünülüyor. Başkasının acısını, ağrısını gördüğünüzde veya dinlediğinizde, ayna nöronlarınız o kadar güçlü bir şekilde ateşleniyor ki, beyniniz bu sinyali "Bu acı benim!" olarak yorumlayabiliyor. Vücudunuz da bu emre itaat ederek aynı semptomları üretmeye başlıyor. Yani siz aslında başkasının ağrısını "kopyalamış" oluyorsunuz. Dr. Judith Orloff gibi öncüler bu durumu "empatik hastalık" olarak tanımlıyor. Bu, psikolojide bilinen ve psikolojik stresin fiziksel belirtilere yol açtığı "somatizasyon" veya "bedenselleştirme" kavramıyla da çok yakından ilişkili.

 

Fiziksel Empat mıyım? Kendine Soracağın 5 Kilit Soru

 

Koçlukta en sevdiğim şey, doğru sorularla farkındalık kapısını aralamaktır. Hadi şimdi o kapıyı birlikte aralayalım:

 

"Çok hassassın" cümlesini sıkça duyar mısın? Belki de bu bir eleştiri değil, bir tespittir.

Kalabalık yerler (AVM'ler, toplu taşıma) enerjini bir anda sünger gibi emer mi? Eve döndüğünde sanki sebepsizce yorulmuş ve tükenmiş mi hissedersin?

Birinin sağlık sorununu dinledikten sonra, o semptomlar sende de belirir mi? (Örn: Mide bulantısı, baş ağrısı, sırt ağrısı vb.)

Hastaneler veya sağlık merkezleri seni özellikle boğar ve yorar mı?

Tanımadığın insanların bile fiziksel acılarını hissedebildiğin oldu mu?

 

Bu sorulardan birkaçına bile "Evet!" dediyseniz, enerji alanınızı koruma altına alma vaktiniz gelmiş demektir.

 

Kriptonit'ten Korunma Sanatı: Empat Kalkanı Stratejileri

 

Bu süper gücün sizi yatağa düşürmemesi için onu yönetmeyi öğrenmeliyiz. İşte size hem eğlenceli hem de sonuç odaklı, kendi hayatımda da kullandığım bazı kalkan stratejileri:

 

1. "Bu Benim mi?" Molası:

Vücudunuzda ani ve sebepsiz bir ağrı veya rahatsızlık hissettiğiniz an durun. Derin bir nefes alın ve kendinize sorun: "Bu duygu/ağrı bana mı ait, yoksa başkasından mı aldım?" Bu basit soru, bilinçaltınızın otomatik pilot modundan çıkmasını sağlar. Eğer cevap "Benim değil!" gibi geliyorsa, o enerjiyi sevgiyle kaynağına geri göndermeye niyet edin.

 

2. "Görünmez Kalkan" Tekniği:

Güne başlarken veya sizi yoracağını bildiğiniz bir ortama girmeden önce sadece 1 dakikanızı ayırın. Gözlerinizi kapatın ve tüm vücudunuzu saran, parlak, koruyucu bir ışık balonu (altın, beyaz, mor, hangi renk size iyi hissettiriyorsa) hayal edin. Bu kalkanın dışarıdan gelen negatif enerjileri ve semptomları size ulaşmadan yansıttığını, ancak sizin sevginizin dışarıya akmasına izin verdiğini imgeleyin. Kulağa fantastik gelebilir ama beynimiz imgelemeyi gerçek gibi algılar ve bu, enerji alanınız üzerinde inanılmaz bir etki yaratır!

 

3. "20 Saniye Kuralı" ile Topraklanma:

Başkasının enerjisini sünger gibi çektiğinizi hissettiğinizde, hemen bulunduğunuz yerden (mümkünse) uzaklaşın. Bir çiçeğe, bir ağaca, toprağa veya sadece akan suya 20 saniye boyunca dokunun. Doğa, en güçlü enerji temizleyicidir. O an imkanınız yoksa, sadece ayak tabanlarınızın yerle temasını hissedin ve köklerinizin toprağın derinliklerine uzandığını, tüm negatif enerjiyi toprağa akıttığınızı hayal edin.

 

4. "Enerji Vampirlerine" Sevgiyle Sınır Koyma:

Sürekli şikayet eden, dertlerini sizin üzerinize boşaltan ve her konuşma sonrası sizi yorgun bırakan insanlar mı var? Onlara yardım etmekle, onların enerji çöp kutusu olmak arasında ince bir çizgi vardır. "Senin için çok üzgünüm ama bu konuyu sürekli konuşmak bana iyi gelmiyor" gibi sevgi dolu ama net sınırlar koymak, kendinize göstereceğiniz en büyük şefkattir. Unutmayın, uçağın düşme riskine karşı önce kendi oksijen maskenizi takmanız gerekir.

 

5. "Mini Reset" Meditasyonları:

Günün sonunda veya enerjinizin düştüğünü hissettiğinizde 5 dakikalık bir nefes meditasyonu yapın. Sadece nefesinizin vücudunuza girişini ve çıkışını izleyin. Her nefes verişte, size ait olmayan tüm enerjilerin, düşüncelerin ve semptomların vücudunuzdan duman gibi çıktığını ve her nefes alışta bedeninizi taze, temiz ve canlı bir enerjiyle doldurduğunuzu hayal edin.

 

Empat olmak bir lanet değil, doğru kullanıldığında insanlara şifa ve anlayış sunan bir armağandır. Önemli olan, başkalarına yardım ederken kendi bardağınızın boşalmasına izin vermemektir.

 

Şimdi sıra sizde. Bu stratejilerden hangisini bugün denemeye karar veriyorsunuz? Unutmayın, en küçük adım bile, kendi enerjinizin efendisi olma yolunda dev bir sıçramadır! Farkındalık büyüktür herşey!

 

Sevgiyle kucaklıyorum.

Cemile

ree

 
 
 

Yorumlar


bottom of page